23 Aralık 2016
Sayı: SİKB 2016/01 (48)

Sermaye iktidarı dinci-mezhepçi-şoven histeriyi körüklüyor
“Kanlı da olsa, kansız da olsa” kazanan hep sermaye!
HDP’ye yönelik saldırılar sürüyor
Kayseri’de yaşanan faşist saldırılar üzerine
En büyük tekeller; en yoğun sömürü ve kölelik dayatanlar!
Kapitalizmin “fıtratında” ölüm ve yolsuzluk var!
Toplu Sözleşme Sempozyumu Sonuç Bildirgesi
Metal fabrikalarında TİS süreçleri devam ediyor!
“Süreci sonuna kadar götüreceğiz!”
Kamu Emekçileri Forumu’ndan Kamu Çalışanları Birliği’ne...
Burjuva diktatörlüğünün yönetim biçimleri
2016’nın aynasından geleceğe bakmak-1
Tetikçinin ölümü ve Paris katliamının sorumluları
Krizden “stratejik işbirliğine” Türkiye-Rusya ilişkileri
Suriye topraklarına gömülecek olan hayaller ve gerçekler
FARC: '80’li yılların tekrarı mı? - 1
Fidel ya da tarihte bireyin rolü
Kadın işçi grevlerinin gösterdikleri-2
Üniversitelerde gericilik tırmandırılıyor
19 Aralık Direnişi yol gösteriyor!
Bu düzende kimin yaşamı kutsal?
“Neşelen biraz, asla ölümden bahsetme, başaracağız!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Neşelen biraz, asla ölümden bahsetme, başaracağız!”

 

Beni işitenlere şunu söylemek istiyorum: Umutsuzluğa kapılmayın! Üstümüze çöken bela, vahşi bir hırsın, insanlığın gelişmesinden korkanların duyduğu acının bir sonucudur. İnsanlardaki bu nefret duygusu geçecek ve diktatörler ölecektir. Ve halktan aldıkları güç, yine halkın eline geçecektir. Son insan ölene kadar özgürlük asla yok olmayacaktır...” (Charlie Chaplin, Büyük Diktatör filmi’nden)

25 Aralık 1977 Charlie Chaplin’in ölüm tarihi. Londra’da yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Chaplin, büyük acılar içerisinde insanlığa dair en anlamlı üretimleri ortaya koydu yaşamı boyunca. Siyasi fikirlerini hiçbir zaman gizlemedi, kendisini komünist olarak adlandıran sanatçı yeni olan her şeye büyük bir ilgiyle yaklaştı. “Ben bir sanatçıyım. Hayat beni ilgilendirir. Bolşevizm de hayatın yeni bir evresi. O halde ona karşı ilgisiz kalamam.”

***

Küçük yaşlarda sinemayla ilgilenmeye başlar Chaplin. Ailesi de sinema ve gösteri sanatları ile ilgilidir. Charlie’nin annesi bir gösterisi sırasında sesini kaybeder, ekonomik zorlukların da üstüne gelmesiyle birlikte ağır bir depresyon yaşar ve rehabilitasyon merkezine yatırılır. Gerçek adı Charles Spencer Chaplin olan Charlie, yaşamdaki acılar ile yoğrulur. 1913 yılında gittiği ABD’de sinemaya başlar. Yaratığı ünlü Şarlo (Charlot) karakteri ile özdeşleşir. Şarlo’ya dair Chaplin şunları söyler:

Bu giysi sokaktaki adam anlayışının anlatımında bana yardımcı oluyor. Bununla herhangi bir insanı ya da doğrudan doğruya kendimi anlatıyorum. O çok ufak melon şapka soylu görünme çabasıdır. Çok düğmeli dar ceket, baston ve tüm jestler canlılık, gösteriş ve kibarlık izlenimi vermeye çalışır. Dünyaya kahramanca karşı çıkmaktır, bir anlamda blöf yapmaktır ve sokaktaki adam bunu bilir ve kaderi yüzünden kendi kendine biraz da acır, acıyabilir.”

Şarlo bizdendir, fakirdir, emekçidir. Chaplin’in karakterleri gerçektir. Ve gerçek olmanın gücü ile kitlelere seslenirler. Kusursuz bireyler toplamı değillerdir, vücut ölçüleri ile toplumda yer tutmazlar. Hatalar yaparlar, toplumla, yasalarla sıkıntıları vardır. Hep kazanmazlar, kaybederler, harcanırlar ama en sonunda gülmek ile intikam alırlar.

***

Filmlerinin çok sevildiği zamanlarda ABD vatandaşlığına kabul edilir, ancak Chaplin bunu reddeder: “Ben kendimi bir dünya vatandaşı sayıyorum. Britanya’da, Çin’de ya da Tombuktu’da doğmuş olabilirdim. Ama yine aynı insan olacaktım” der. Ardından karalama kampanyaları başlar, asıl dert ABD vatandaşlığını reddetmesi değildir elbette. Dert Chaplin’in siyasi fikirleridir. Chaplin komünisttir ve tüm eserlerinde bunu anlatır.

Charlie Chaplin’in 1940 yılında, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın hemen başında, sessizliğini bozarak çektiği ilk sesli filmidir Büyük Diktatör. Faşizme karşı insanlığın sesini taşıdığı yapıtta herkese bir mesaj vardır. İşçilere, gençlere, askerlere. Chaplin, Büyük Diktatör’ün bir sahnesinde, karşısına Garbitsch ismiyle Hitler’in Propoganda Bakanı Joseph Goebbels’i çıkararak izleyiciye mesajını verir: Hynkel ve sarayında misafir ettiği Bacterian Diktötörü Napaloni (fimde İtalya Bacterian, Mussolini ise Napaloni olarak geçer) kapalı kapılar ardında bir salonda, sonunda kavgaya dönüşen bir görüşme yaparlar. Kapının diğer tarafında bir basın görevlisi olanları öğrenmeye çalışır. Durumun farkına varan Garbitsch, gazeteciyi haber almasını engellemek için zorla oradan uzaklaştırır ve iki diktatöre “Beyler, bütün dünya kavga ettiğinizi öğrenecek” der.

Kapitalizmi ve sanayileşmeyi anlattığı film Modern Zamanlar'da ise şöyle seslenir: “Neşelen biraz, asla ölümden bahsetme, başaracağız!”

Chaplin bugün yapıtlarının tüm gerçekliği ile yaşamın içerisinde savaşmaya devam ediyor. Bizse her daim ona kulak veriyor, “başaracağız” biliyoruz. Anısı önünde saygı ile eğiliyoruz.

G. Umut

 
§